Dubrovnik Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Dubrovnik, Türk kaynaklarında eski adı Ragusa ile anılan, Adriyatik Denizi’ne kıyısı olan bir şehirdir. Osmanlı Devleti zamanında I.Murat döneminde Ragusa şehir devletine ayrıcalıklar tanınmış
Osmanlı himayesine alınmış ve Ragusa’dan yıllık olarak vergi alınmıştır. 1667 yılında büyük bir deprem görmüş ve hasara uğramıştır.1808 yılında da Fransa’ya bağlanmıştır.1815 yılında şehir, Avusturya’ya verilmiş böylece Ragusa’daki Osmanlı himayesi 443 yıl sonunda sona ermiştir.Balkanlardaki Türk devletlerinin aksine burada Osmanlı izi taşıyan bir şey göze çarpmamaktadır.Yakın tarihinde ise 1991 yılında Hırvatistan’ın Yugoslavya’dan ayrılışı sırasında çıkan iç savaşta şehirdeki birçok tarihi eser hasar görmüştür.
UNESCO'nun başlattığı restorasyon çalışmaları ile de 2005 yılı itibariyle şehir eski görünümünü büyük ölçüde kazanmıştır.
Dubrovnik’te Old Town UNESCO’nun dünya mirası listesinde yer alan ve görenleri kendine hayran bırakan, surlarla çevrili ve etrafında restore edilmiş çok güzel binaların olduğu bir yerdir.Özellikle içine girdiğinizde buraya hayran kalmamanız gerçekten pek mümkün olmuyor.Old Town’un en büyük özelliği ise şehirdeki önemli yapıların burada bulunuyor olması-
dır.
Franciscan Manastırı
14. yüzyılda Barok mimari stilinde inşa edilmiş olan Franciscan Manastırı; Dubrovnik içerisinde yer alan, en güzel Romanesk mimariye sahip dehlizlere ev sahipliği yapmaktadır. Şehirdeki ortaçağ havasına en çok katkıda bulunan yapılardan biri olan manastır içerisinde; bir kilise, müze ve 1317 yılından beri hizmet vermekte olan bir de eczane bulunmaktadır. Manastır içerisinde bulunan müzede; tarihi öneme sahip dini objelerin ve yaldızlı el yazması dini kitapların yanı sıra eski tıp kitapları, tıp aletleri ve terazi gibi eczanede bir zamanlar kullanılan nostaljik eşya ve objelere de rastlanılmaktadır.
Tarihi Şehir Surları
Dubrovnik; Old Town bölümünü çevreleyen kalın surları ile dünyaca ünlüdür. Tarihi surlarla çevrelenmesi sebebiyle Dubrovnik’in Old Town bölümü, bir semtten çok, büyük bir şehir müzesini andırmaktadır.
Tarihi Şehir Surları’nı ziyaret ederek Dubrovnik’in en muhteşem manzaralarını görebilme şansını elde etmiş olursunuz. Ayrıca surlar içerisinde yer alan çeşitli burç, kale ve kuleleri de ziyaret edebilirsiniz.
Minceta Kalesi
Surların üzerinde bulunan bu kalelerin en önemlilerinden biri Minceta Kalesi’dir. Rönesans mimarı Juraj Dalmatinac tarafından inşa edilmiş olan Minceta Kalesi, surların kuzey batı tarafında yer almaktadır.
Tüm Dubrovnik turlarını listele >
Marin Drzic’in Evi Hırvatistan’ın edebiyat dâhisi ünlü yazar Marin Drzic’in Dubrovnik’teki evi, yazarı ölümsüzleştirmek adına ölümünün ardından müze hâline çevrilmiştir.Müzede ziyaretçilere, yazarın hayatını ve eserlerini anlatan 40 dakikalık bir sunum gösterilmektedir. Sunum aynı zamanda Dubrovnik’in tarihsel ve kültürel gelişimine de ışık tutan detaylı ve zengin bilgiler içermektedir.
Katedral Hazineliği
Dubrovnik, uzun tarihi boyunca aynı alana kurulu olan 3 katedrale ev sahipliği yapmıştır. Katedral Hazineliği alanı üzerinde kurulmuş olan ilk yapı; 7. yüzyılda inşa edilmiş Bizans stili bir mimariye sahip olan bir katedraldir.
Yüzyıllar içerisinde bu katedralin yok olması sonucu yerine Romanesk mimari sitilinde ikinci bir katedral inşa edilmiştir. Bu katedral de 17. yüzyılda bölgede yaşanan büyük bir deprem sonucu yıkılmıştır.
Alan üzerine son olarak 1713 yılında İtalyan mimar Buffalini tarafından Barok stilinde göz alıcı bir katedral inşa edilmiştir. Günümüze kadar ulaşmayı başarabilen bu katedral, zengin bir hazinelik bölümüne sahiptir.Katedrale ait hazinelik bölümü; dini el yazması eserleri, resimleri, ikonları ve birçok değerli dini objeyi içerisinde barındırmaktadır. Katedral alanı içerisinde, ziyaret edilebilecek arkeolojik kazı alanları da bulunmaktadır.
Onofrio’nun Çeşmeleri
Dubrovnik’in tarihi şehir merkezi Eski Şehir’in Pile Geçidi’nin bulunduğu batı ve Ploce Geçidi’nin bulunduğu doğu giriş noktalarında yer alan Onofrio’nun Çeşmeleri; 1438 – 1444 yılları arasında İtalyan hidrolik mühendisi Onofrio della Cava ve mimar Pietro di Martino tarafından Dubrovnik Irmağı’ndan şehre temiz su getirilmesi amacıyla inşa edilmiştir.
Veba salgını günlerinde, bir önlem olarak şehir merkezine girmek isteyenlerin öncelikle bu çeşmelerin soğuk sularında yıkanmaları şart koşulduğundan, çeşmeler tarih boyunca bir anlamda şehrin koruyuculuğunu üstlenen iki muhafız görevi görmekteydiler. İki çeşme de ait oldukları dönemin en yüksek teknik ve mimariyle oluşturulmuş dikkat çekici yapıları arasında yer almaktaydı.
Sponza Sarayı
1516 – 1521 yılları arasında Gotik Rönesans mimari stilinde inşa edilmiş olan Sponza Sarayı, şehrin Orta Çağ dönemine ait en iyi korunan ve en göz alıcı yapılarından biridir.
Geçmişten bu yana darphane, gümrük ofisi ve mahkeme salonu olarak kullanılmış olan bina, günümüzde sergi ve konser gibi sanatsal aktivitelere ev sahipliği yapan popüler bir kültür merkezi konumundadır.
Saray içerisinde sıklıkla değişen güncel sanatsal sergilerin yanı sıra; kalıcı olarak sergilenen Dubrovnik tarihini gözler önüne seren tarihi dökümanlar bölümü ve şehrin kuruluşu için savaşmış önde gelen tarihi kişiliklerin fotoğraf ve biyografilerinden oluşan Anı Odası bölümü de bulunmaktadır.
Aziz Ignatius Cizvit Kilisesi
Aziz Ignatius Cizvit Kilisesi’ne, Pietro Passalacqua tarafından Roma’daki İspanyol Merdivenleri model alınarak romantik barok mimari sitilinde tasarlanmış olan merdivenler tırmanılarak ulaşılır. Bu göz alıcı merdivenler; Aziz Ignatius Cizvit Kilisesi’ne giden yolun başlangıcında, Gunduliceva Meydanı’nın sağ tarafında yer almaktadır.
İç dekorasyonu oldukça zengin olan kilise, 1667 – 1725 yılları arasında ünlü İtalyan Cizvit mimar Andrea Pozzo tarafından inşa edilmiştir. Ünlü mimarın yönlendirmeleriyle kilisenin iç mimarisi, İspanyol sanatçı Gaetano Garcia tarafından oluşturulmuştur. İç duvarlarda yer alan fresklerde, Aziz Ignatius’un yaşamından sahneler resmedilmiştir. Aziz Ignatius Cizvit Kilisesi’nin çanı ise, şehrin en eski çanı olarak bilinmektedir.
Görkemli bir yapıya sahip olan kilisenin hemen yanında Dubrovnik’in en iyi bilim adamlarını yetiştirmiş olan Cizvit Üniversitesi bulunmaktadır.
Hıristyanlığa ait Cizvit mezhebinin ana kilisesi kabul edilen Roma’daki Gesu Cizvit Kilisesi
örnek alınarak tasarlanmış olan barok stilindeki Aziz Ignatius Cizvit Kilisesi; Dubrovnik’te bulunan en büyük kilisedir.
Roland'ın Sütunu ve Çan Kulesi
Sponza Sarayı’nın hemen dışında yer alan Çan Kulesi ve önündeki Roland’ın Sütunu heykeli; Old Town bölümü içerisinde yer alan en popüler tarihi yapılar arasında yer almaktadır.
Çan Kulesi, aynı zamanda Saat Kulesi olarak da bilinmektedir. Bu yapı; 15. yüzyılda yerel halktan kişilerce inşa edilmiş fakat daha sonra birçok yeniden yapılanma süreçlerinden geçerek bugünkü hâlini almıştır.
Üzerinde bir saat ve tepesinde her saat başı çalınan dev bir çan bulunan kule, gotik elementler içeren Rönesans mimari sitilinde tasarlanmıştır.
Rektörler Sarayı
13. yüzyılda ilk inşa edildiğinde sert bir yönetimin ulaşılmaz mekânı iken 1435 yılında içerisinde depolanan barutların patlamasıyla yerle bir olan Rektörler Sarayı, mimar Onofrio della Cava tarafından Venedik – Gotik mimari sitillerinin bir karışımı olarak yeniden inşa edildi. Ancak 28 yıl sonra saray, yeniden bir patlama ile yıkılarak harabeye döndü.
Onorio della Cava’nın tasarımına bağlı kalınarak, geriye kalanlar temel alınıp Floransalı mimar Michelozzo Michelozzi tarafından yenilenen saray, günümüze kadar titizlikle korunarak muhafaza edilmiştir.
Rektörler Sarayı, tarih boyunca Dubrovnik’in yönetimsel merkezi konumundaydı. Bir dönem devlet yönetimini ele almış olanların konutlarını, ofislerini ve zindanları içeren saray; günümüzde müze, sergi ve sanatsal faaliyetler için kullanılan bir kültür merkezi hâline dönüştürülmüştür.
Dubrovnik turu, Dubrovnik gece hayatı, Dubrovnik otelleri, Dubrovnik uçak biletleri hakkında bilgilendirme almak için bizi her zaman arayabilirsiniz.